Gizli Olmayan Mucizevi Bilgi

0227c235733705-57023c33c2d84.jpg*Light will guides you home by Kathrin Honesta

28 yaşındayım, hala büyüyorum. Kendimi tanıdıkça hayata bakışım netleşiyor ve bu hoşuma gidiyor. Aslında bu zamana kadar, dolu dolu yaşayamadan yaşlanmaktan korkardım. Şimdi görüyorum ki ne kadar basit bir düşünceymiş. Belki de yalnızca öncelikler değişmiştir. Sahi “dolu dolu yaşamak” neydi ki?

Temelden hayata bağlı olduğumuz bazı düşünceler vardır ya, her sabah yataktan kalmamızı sağlayan ipler. Bu ipler incelirse, koparsa çok kötü olur sanmıştım halbuki iplerin yıprandığını ve hatta değişebildiğini gördüm. Mesela hep mutluluğu nasıl bulurum diye düşündüm. Aslında bu arayışım bile mutluluğa kavuşmak için değil, sadece acıdan kaçınmak içinmiş. Şimdi başa döndüm, daha küçük adımlar atıyor, daha azını bekliyorum.

Geçen gün işten eve dönerken inanılmaz bir baş ağrısı girdi. İlacı içip sakince beklemeye başladıktan sonra o ağrının gitmeye başladığı ilk an mutlu oluyorum mesela. Bunun adı huzur, rahatlama da olabilir. (Zaten milletçe hislerimizi çok iyi tahlil edebildiğimiz söylenemez.) Çok üşüdükten sonra, kalın bir çorap giyip beklerken, ayaklarımın yavaş yavaş ısındığı an. Mutluluk verici geliyor bana. Burada sürekli (mutlak) bir mutluluktan bahsetmiyoruz tabi ki. Onun varlığından şimdilik emin değilim.

Nasıl anlatırım bilemiyorum. Bu iki durumda da kötü koşuldan iyiye doğru giderken, duyularım aracılığıyla var olduğumu hissedip, mutlu oluyorum ve ilginç olan şu ki; iki durumda da eylemin yavaşça ve küçük de olsa bir çaba ile gerçekleşiyor olması. Hani hep denir ya pat diye iyi koşullara ulaşmış biri, bir türlü mutlu olamaz ama kötüden iyiye, zaman içinde çabalayarak gelen insanın mutlu olması daha olasıdır diye. Sanırım hayat bu kurala göre işliyor.

Bunu anlamak bile insanı rahatlatıyor. Tamamen iyi olan hiçbir şey yok. Her şey karşıtı ile birlikte var, iyi ve kötü, karanlık ve aydınlık gibi. O halde sürekli olarak tüm koşulların olgunlaşmasını beklemek, doğru zamanı beklemek gibi şeyler de olmamalı. Madem doğru ve yanlış iç içe, artık bu bekleme huyunu bırakmalı. En güzel kıyafeti giymek için, en sevilen deftere yazmak için hep sonrayı, şimdiden daha iyi bir an beklemeyi bırakmalı. Sonuçta yalnız şu an yaşıyoruz. Geleceği oluşturan her an şimdiden geçiyor ve hiçbir şey tam doğru ya da tam yanlış olmuyor.

Hep duyduğum fakat bir türlü içselleştiremediğim anı yaşamak terimini de geçenlerde temizlik yaparken idrak ettim. Temizlik yapmanın ruhani bir tarafı var sanırım. Beden kendini kaptırmış yaşadığı yeri arındırmaya çalışırken, zihin ise kontrolden çıkmış olan hayatı ayıklamaya çalışır. Üç yıl önceki o tartışmada keşke şöyle söyleseydim diye ışıklar yanar. Aslında gelecek diye bir şey olmadığını, sadece bu an burada var olduğumu idrak ettiğim sırada evi süpürüyordum :) Hiç gizli olmayan mucizevi bir bilgi bu. Özellikle anksiyete muzdaribi bir birey olarak aslında endişe edecek bir şey olmadığını anlamak dünyanın en güzel şeyi olabilir. Gelecek yoksa, kaygılanacak bir şey de yok demektir. Gelecek her an biz onu yaşadıkça şekilleniyor. Bunca yıl boşuna endişelenmişim. Şaka tabi. Soyadımı ENDİŞEBOZUKLUĞU diye çevirsem yeridir. Yine de hiçbir düşünceye tutunamazken, bu düşüncenin yardımı oldu. Belki mindfulness meditasyon da idrak sürecimi hızlandırmış olabilir. Şimdi deli gibi evi süpürüp bir aydınlanma beklemeyin.

İnsan yılın sonunda kendiyle hesaplaşmaya giriyor sanırım. Ne yaptım, ne kadarı doğru ne kadarı yanlış, ne kadar mutlu oldum, ne kadar üzüldüm, ne kadarına izin verdim, ne kadarına sebep oldum vb. Sonuçta acı, tatlı (tatlı hiçbir şey olmadı sanırım) bir yıl daha biterken aklımızda kalanlarla bir tık daha büyüyoruz. Kimse ister misin diye sormuyor, bir şekilde geçmez denilen onca zaman geçip gidiyor. Ve biz yine şimdide kalıyoruz. Herkese iyi seneler.

2 thoughts on “Gizli Olmayan Mucizevi Bilgi

Ahmet Bahaddin Ersöz için bir cevap yazın Cevabı iptal et